Zirve üstüne zirve altını haftanın parlayan yatırım yıldızı yaptı
Doların serbest bırakılmasıyla TL'nin çarşamba günü yüzde 7,5'in üzerinde değer kaybetmesine Merkez Bankası'nın 'arka kapıdan' 2,5 milyar dolar satarak müdahale ettiği ortaya çıktı. Ekonomist Dr. Murat Üçer, "Programsız ve ekipsiz ortodoksiye geçmek kaos yaratır" dedi.
Çarşamba günü Türk Lirası’nın dolar karşısında yüzde 7,5’in üzerinde değer kaybederek serbest piyasada 23, bankalarda ise 24 liranın üzerine çıkmasıyla sonuçlanan “fiili devalüasyon”un yıkıcı etkisinin, Merkez Bankası’nın müdahalesiyle frenlendiği ortaya çıktı.
Ekonomistler, Merkez Bankası’nın 7 Haziran tarihli analitik bilançosunda “dış varlık-döviz yükümlülüğü” kaleminde 2,5 milyar dolarlık azalmanın kamu bankaları aracılığıyla “arka kapıdan” döviz piyasasına müdahale anlamına geldiğine dikkat çektiler. İşte Merkez Bankası’ndaki rezerv azalmasını gösteren tablo:
Turkey Data Monitor Kurucu Ortağı, Global Source Türkiye Danışmanı ve Koç Üniversitesi yarı zamanlı Öğretim Üyesi Dr. Murat Üçer, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in çok zor durumda olduğunu belirterek, “Şimşek görevi devralırken ‘Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır’ sözleriyle ifade ettiği gibi bir an önce işleri düzeltmeye çalışıyor ancak para politikası bugüne kadar çok boş bırakıldı. Bir program oluşturmadan ve ekonominin kilit kadrolarını belirlemeden ortodoks politikaya geçilmesi kolay değil. Mahallede yangın var, sen itfaiyeye 3 gün sonra gel diyorsun” dedi.
Şimşek’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın huzuruna çıktığında güzel bir sunumla uygulayacağı ekonomik programı aşamalarıyla anlatması ve kadrolarını hemen belirlemesi gerektiğine dikkat çeken Üçer, “Fazla zamanı olmadığı için eleştirmek istemiyorum ama dövizin serbest bırakılması gibi uygulamaları paniğe neden olmadan yürürlüğe koymak çok zor” dedi. Üçer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Para politikasını bu kadar boş bıraktıktan sonra kaotik ortamda dövizi akışına bırakmak kolay değil. Çünkü dövizde yükselen fiyat daha çok alım getiriyor. Varlık fiyatlarında ve döviz kurlarında sistem lineer çalışmıyor. Eğer dövizi alanlardan daha fazla satan olursa fiyatın belli bir dengeye oturması mümkün olabilir.”
Merkez Bankası eski Başekonomisti ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara da Twitter hesabından yaptığı paylaşımda çarşamba günü rezervlerden 2,5 milyar doların yakılması üzerine Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) yeniden 500 puanın üzerine çıktığına dikkat çekti:
Dün yine rezervlerden 2,5 milyar doların yakıldığının anlaşılmasından sonra bugün CDS👇 pic.twitter.com/4yg8qC6JR5
— Hakan Kara (@ali_hakan_kara) 8 Haziran 2023
Kara bir diğer tweet’inde ise stagflasyonun kapıda olduğunu belirterek, faturanın Mehmet Şimşek’e çıkacağını şu sözlerle vurguladı:
Yılın ikinci yarısında muhtemelen stagflasyon (düşük büyüme ve yüksek enflasyon) yaşanacak. Temel soru bunun faturasının kime kesileceği. Hesabı yemeği yiyenler değil son dakikada masaya eklenenler ödeyecek gibi görünüyor.
— Hakan Kara (@ali_hakan_kara) 8 Haziran 2023
Ekonomist Uğur Gürses ise Twitter paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
7 Haziran günü de bunun👆 2.5 milyar doları dövize müdahalede kullanılmış… Hala arka kapı devam.
— Uğur Gürses 🌞 (@ugurses) June 8, 2023
Dolar, çarşamba günkü yüzde 7,5’in üzerindeki artışın ardından dün de güne yükselişle başladı. Önceki günü serbest piyasada 23,24’ten kapatan dolar, dün de 17 kuruşluk artışla 23,41 liraya çıktı. Bu da dolara müdahalenin dün de sürdüğü yolundaki iddiaları güçlendirdi. Kapalıçarşı’da 23,47’ye kadar tırmanan dolar/TL, bankada ise 24 liranın üzerinde işlem gördü. Euro/TL’de ise63 kuruşluk artışla 25,57 seviyesi görüldü.
Yabancı basın, TL’deki düşüşü Mehmet Şimşek yönetiminin döviz piyasasına yönelik baskıyı bıraktığı ve geleneksel politikalara dönüşün işareti olarak yorumlayarak kurdaki yükselişin enflasyonu yeniden artırabileceğine dikkat çekti. İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times (FT), “Yeni ekonomi ekibi kasıtlı devalüasyona başlarken Türk Lirası düşüyor” başlıklı haberde, Türk Lirası’ndaki değer kaybının ortodoks önlemlere doğru kayma beklentisi ile paralel olduğunu belirtti. FT’ye konuşan bir kaynak, kurdaki hareketi kontrollerin tamamen gevşetilmesi yerine “kasıtlı bir devalüasyon” olarak nitelendirdi.
Wall Street Journal’da yayınlanan analizde ise liranın düşmesi nedeniyle yabancı yatırımcıların iyimser olduğu ancak bu durumun maliyeye ek yük getireceği belirtilerek, “TL’deki sert düşüş yaklaşan krizin bir işareti olarak değil, Erdoğan’ın Mehmet Şimşek atamasının ardından daha ihtiyatlı bir ekonomi politikasına geçiş olarak görülüyor. Şimşek şimdi ekonomiyi kurtarmanın muazzam zorluğuyla karşı karşıya” ifadeleri yer aldı. Haberde şu sözlere yer verildi:
“Liranın değer kaybetmesine izin vermek, ülke maliyesi için bir tahliye vanası olarak görülüyor, para birimini yatırımcılar için daha cazip hale getiriyor ve ihracatçılara yardımcı oluyor. Ancak bu hamle, gıda, enerji, barınma ve diğer temel ihtiyaçların artan maliyetleriyle boğuşan Türk kamuoyunda sevilmeyebilir. Ekonomistler tarafından gerekli bir adım olarak görülse de, liranın düşmesine izin verilmesi, Türkiye’nin maliyesini yönetmeyi kur korumalı mevduat nedeniyle daha maliyetli hale getirecek. Yeni ekonomi yönetimi TL’yi, yatırımcıları korkutmadan ve bir sermaye kaçışına yol açmadan, piyasaların gerçeğine uygun seviyelere getirmeli.”
Associated Press’e göre ise Türk Lirası’nın zayıflaması, hükümetin para birimi üzerindeki kontrolünü gevşettiğini gösteriyor. Haberde, “Analistler Erdoğan hükümetinin seçim öncesinde kuru kontrol altında tutmak için döviz rezervlerini kullanarak lirayı desteklediğini söylüyor. Liranın zayıflaması, hükümetin para birimi üzerindeki kontrolünü gevşettiğini gösteriyor” ifadeleri yer aldı.